Personelcilikle başladığı iş hayatına sayısız başlıklar ekleyerek her gün daha da büyük adımlar atan ve bugün modern çağımızın iş hastalıklarından biri olan 'mobinge' savaş açmış bir eğitmen. Kimden mi bahsediyoruz? Tabi ki daha geçtiğimiz aylarda çıkardığı ‘Sıfıra Sıfır Elde Var Mobing’ kitabının yazarı ve yaşam koçu Çağlar Çabuk’dan. Onu İstanbul’da ararken bir anda Türkiye’nin farklı noktasında bulabilecek kadar mobil, her yere ve her kese yetişmeye çalışan, elinden geldiği kadar da sosyal sorumluluk yönü ile katkı sağlamaya çalışan bir gönüllülük virtüözü. Hayatına hep ilklerle başlayan, ilklerle başarısını devam ettiren Eğitmen ve Mobing Uzmanı Çağlar Çabuk’la Engelsizkariyer.com olarak mobing çalışmalarından, yeni çıkan kitabından, halen sürdürdüğü projeleri ve engellilerin hayatına kattığı önemli adımlarından, daha bilinmeyen yönleri ile bir solukta sanki karşınızda oturuyor ve kendisi ile sohbet ediyormuşsunuz gibi keyifli bir röportaj yaptık.
‘Benim için çok özel bir deneyimdi’ diyen Çabuk, Engelsiz Kariyer Akademisi’nin '1 Gün 1Konu 1Konuk Buluşması’nda engellilerle biraraya gelerek ‘Engelliler de Mobingle Karşı Karşıya’ eğitiminde ‘Eğitmenlik ve koçluk yolculuğumda daha ne kadar yol almam gerektiğini, engelli dinleyicilerimin karşısında bir kez daha fark ettim’ diyerek konuya gösterdiği hassasiyetin önemine vurgu yapıyor ve devam ediyor. Devamını şimdi kendisinden öğreniyoruz.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
İş hayatında 18. yılı geride bırakan ve finans, turizm, üretim, dış ticaret, eğitim gibi pek çok alanda çalışma şansını yakalamış biriyim. Personelcilikle başladığım iş hayatımda, muhasebe, dış ticaret, organizasyon, insan kaynakları alanlarında deneyim kazanma fırsatım oldu.
2008 yılında çalıştığınız firmadan ayrıldıktan sonra iş hayatınız yön değiştirdi. Sizi bu değişime götüren yolculuğunuzu anlatabilir misiniz?
Evet, uzun süren kurumsal iş hayatımdan sonra kendi işimi yapma kararı aldım. Eğitim tarafına geçmek istiyordum uzun süredir. Profesyonel koçluk eğitimimi tamamladıktan sonra koçluk yapmaya başladım ve eğitim programlarımı tasarladım. Sonrasında sektöre asım attım.
Kurucu ortağı olduğunuz Berkarda Akademi ve sonrasında kendi adınızla eğitim ve koçluk hizmetleri veren firmanızda direktör, eğitmen, akademisyen, proje koordinatörlüğü, yazarlık ve profesyonel koç olarak çalışıyorsunuz. Sizi Türkiye’nin farklı noktasında ya da bir anda her yerinde görebiliyoruz. Tüm bu çalışmalara nasıl yetişiyorsunuz? Hiç uyumuyor musunuz?
Benim için eğitim ve koçluk hizmetleri sadece büyükşehirlerle sınırlı değil. Türkiye’nin her yerinde, her köşesinde çalışabilirim. Elimden geldiğince işbirliği imkanı bulduğum pek çok kurum ve kuruluşun eğitim projeleri için seyahat ediyorum. Uyuyorum elbette, işim mutlaka dinlenmeyi gerektiriyor. İyi bir performans, iyi dinlenmiş bir bedenle ortaya çıkıyor bildiğiniz gibi.
Yaşam koçu olan biri olduğunuzu unutmadan savaşçı bir kimliğiniz var, bunu neye borçlusunuz?
Koçlar “neden’lerle, niçin’lerle” ilgilenmezler. Bu bakış açısını kendi hayatıma da entegre etmeye çalışıyorum. Kök sebepler hiçbir zaman atlanmamalı tabii, bununla birlikte problemi ortadan kaldıracak ya da engel olmaktan çıkaracak çözüm yollarını “nasıl” bulabilirim paradigması hayatımın vazgeçilmezi. Mücadele hayatın her alanında var ve olmalı. Hayat derinlemesine, anlam katılarak yaşanması gereken bir süreç bana göre. Mücadele ruhumu hedeflerime olan bağlılığıma borçluyum diyebilirim özetle.
Çağlar Çabuk deyince akla hemen mobing geliyor. İlk mobingle ne zaman tanıştınız ve bugün ülkemizde bu konuyu bu denli bilinir ve konuşulur hale getirilmesindeki rolünüzü ve başarınızı anlatabilir misiniz?
Mobing konusu benim için çok özel. Türkiye’de bu konuyu konuşur hale getirmek, üzerinde tartışılmasına ufak da olsa bir katkıda bulunmak kendi adıma misyonum. Bu konuda eğitimler, bilgilendirme seminerleri, çalıştaylar yapıyorum. Bireysel başvurularda koçluk ve gerektiğinde hukuki ve psikolojik destek hizmetlerine yönlendiriyorum.
2 yıl önce mobing destek birimi kurdunuz ve kısa bir süre sonra ise vazgeçerek mobing eğitim merkezine dönüştürdünüz neden?
Evet 2008-2009 yılları arasında “Mobing Bilgilendirme, Araştırma ve Destek Merkezi Projesi”ni hayata geçirdik ve 140 başvuru aldık. Sonrasında gelmeye devam eden başvurular oldu ve hala geliyor da ancak gönüllü yapılan bir proje olduğu için süresini 1 yılla sınırlıydı. Böylesi bir hizmetin tamamen gönüllülük esasına göre yapılması, hiçbir şekilde fonlanmaması gönüllülük adına çok güç. Bu nedenle Mobing Eğitim Merkezi çatısı altında eğitim ve danışmanlık hizmetlerimizi sürdürme kararı aldık.
Ülkemizde mobingin resmini çizdiğinizde ortaya nasıl bir durum çıkıyor? Çok mu vahim?
Mobing son 4-5 yıldır Türkiye’de hukuki zeminlere taşınmış, hakkında kitaplar yazılmış bir konu. Daha çok tartışılması, üzerinde çalışılması ve mutlaka yasal dayanaklarla önlenmesi için yaptırımlar getirilmesi şart. İşyeri barışının olmadığı, yaratılmaya çalışılmadığı ortamlarda mobing her an ortaya çıkabilir ve çok can yanabilir. Dolayısıyla çalışan, işletme ve çalışanın ailesi ve elbette tüm toplum olumsuz etkilenmeye açık durumdadır.
Sizce mobing doğru biliniyor mu? Doğru bilinmesi için neler yapılmalı?
Ne yazık ki yeterince bilinmiyor. İş yükü ya da stresle, münferit bir çatışma ya da kişiler arası iletişim kazalarıyla karıştırılabiliyor. Mobingin ne olduğunun doğru anlaşılması için mutlaka eğitimler alınmalı öncelikle.
Hukuk sürecinde zorluklarla karşılaşılıyor mu? Ve bu sürecin aşılması için neler yapılmalı / yapmalılar?
Mobingi kanıtlama zorunluluğu var elbette. Bu nedenle hukuki süreçlerde mutlaka delile, şahide ihtiyaç var. Bu delillerin toplanması, şahitlerin sürece dahil olması çok kolay olduğunu söyleyemeyiz. Hukuki sürece girmek isteyen mağdurlar vukuatlarıyla tüm süreci çok açık ve gerçekçi biçimde paylaşmaları gerekli.
Geçtiğimiz aylarda ülkemize ve iş hayatına kazandırdığınız ‘Sıfıra Sıfır Elde Var Mobing’ isimli kitabınız var. Kitabınız hap şeklinde hazırlanmış özellikle neleri öne çıkarmaya çalıştınız ve kitap hedefine ulaştı mı?
“Sıfıra Sıfır Elde Var Mobing” bir ilk yardım kitabı. Çağımız iş yaşamının hastalığı mobingle mücadele için hazırlanmış pratik ilkyardım bilgileri içeren bir kitap. Mobingi merak edenlerin rahatlıkla anlayabileceği, mobinge maruz kalanların mücadele etmeleri için kendilerine nasıl telkinde bulunabilecekleri, işverenlerin işletmelerinde olabilecekler konusunda farkındalık kazanmaları ve tüm okuyucuları dünyada ve Türkiye’deki hukuki arka plan hakkında bilgilendirmeyi amaçlayan kolay okunan bir kitap. Satış rakamlarına baktığımızda zaman ve satış verileri bizi mutlu ediyor.
Kitabınızı ilk elime aldığımda ismi çok ilginç gelmişti. Bir sohbetimizde de bu isim için çok ısrarcı olduğunuzu belirtmiştiniz. Neden ismi ‘Sıfıra Sıfır Elde Var Mobing’ oldu? Unutmadan kapaktaki karikatürde bize yabancı olmayan bir o kadar etkileyici olmuş. Bu konudaki düşüncelerini öğrenebilir miyim?
Hiçbir kazananı olmayan bir süreç mobing. Sıfıra sıfır elde var sıfırdan türettiğim bir slogan oldu. Yani bu kasıtlı, sistemli ve sürekli psikolojik şiddet sürecinde ne mobingci kazanıyor ne de işletme yönetimi. Her iki taraf da kısa, orta ve uzun vadede hasar alabiliyor. Mağdur en fazla ve birinci dereceden etkilenen taraf elbette.
Sizce 115 sayfalık kitabınızda istediğiniz her konuya yer verebildiniz mi? Gelen tepkiler nasıl?
Anlatmak istediğim konulara değindim. Çünkü amacım kısa sürede okunabilen ve anlaşılır olan bir metin hazırlamaktı. Tepkiler ve geribildirimler çok değerli. İkinci baskıda genişletilmiş olarak ele almak istediğim kısımlar olacak.
Kitabınızdaki yazı ve anlatım üslubunuz dikkatimi çeken önemli noktalardan biri. Sade, yalın ve karşılıklı sohbet eder gibi herkesin kolayca anlayabileceği samimi bir ruh hali var. Sanki yazar arkadaşım gibi. Bu başarıyı ya da etkiyi nasıl yakaladınız? Özel bir destek aldınız mı başka birinden?
Çok teşekkür ederim. Hayır bir destek almadım. Yazılarımı da bu tarzda yazıyorum. Dersleri bu şekilde anlatıyorum. Yani nasıl konuşuyorsam, öyle yazmak istedim.
Hep ilklere imza atan ve başarılarınızı sayamadığımız bir süreçte engellilerin de farkında olmadan mobingle karşılaştıkları gerçeği ile yürüttüğünüz çalışmalarınız nasıl başladı? Kısaca bahsedebilir misiniz?
Bir insan kaynakları zirvesinde “Engelsiz Kariyer “ yetkilileri Mehmet Kızıltaş ve Hasibe Kızıltaş ile tanıştım ve kendilerine mobing destek projemizden bahsettim. İşbirliğimiz bu vesileyle başladı. Bu süreçte ben de kendilerinden çok şey öğrendim. Bir İK’cı olarak engellilerle iletişim kurma becerileri, alanlarına saygılı olma şartı gibi çok önemli farkındalıklar yaşadım. Engellilerin yaşadığı sıkıntılı süreçlerin sadece ayrımcılık noktasından ele alınması, bu sürecin mobingle ilişkilendirilmemesi yine mobingin çok bilinmemesinden kaynaklanıyor sanırım. Her bir vaka kendi içinde özenle ve detaylı bir şekilde incelenmeli ve çalışan engellinin yaşadığı çatışmalı sürecin analizinin iyi yapılması gerekiyor.
Kitabınızı okuyan biri olarak aklıma gelmişken sormak istiyorum genellikle mobinge maruz kalan kişiler hep korktukları için bir şey yapamıyorlar. Bu süreç içinde mağdurlar nasıl bir yol izlemeli?
İşini kaybetme korkusu, dışlanma korkusu, yanlış anlaşılma korkusu, rezil olma korkusu gibi pek çok korku yaşabiliyor mağdur. Öncelikle kendini tanıma sürecine girmeli. Sahip olduğu güçlü ve zayıf yanları fark etmeli, çatışmanın sebebini anlamaya çalışmalı ve süreci insan kaynakları bölümü yetkililerine ya da bölüm yöneticilerine başvurmalılar.
Tanıkların üç maymunu oynadıklarını anlatıyorsunuz kitabınızda. Bu korku ve çekincenin sebebini kısaca özetleyebilir misiniz? Kişisel çıkarlar ya da kaybederim, yanarım düşüncesini yenmeleri için tanıklara da bir mesaj veremez miyiz?
İş güvencesinin olmadığı, kişisel çıkarların baskın olduğu ortamlarda şahitlik müessesesi çalışmıyor ne yazık ki. Göz göre göre bir kişiye eziyet edilmesine, sessiz sedasız tanık olmak, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla davranmak etiğe ve evrensel dürüstlük ilkelerine de aykırı. Vicdanlarının sesini dinlesinler diyorum sadece.
Engelsizkariyer.com ile yürüttüğünüz çalışmalarınızın mobingle mücadeleye katkısı oldu mu? Açıklayabilir misiniz?
Olmaz mı? Bir kişinin bile mobing olgusundan haberdar olması önemli bir kazanım bizim için. Engelsiz Kariyer’in öncülük ettiği zeminlerde sesimizi duyurma şansını yakaladık.
Geçtiğimiz yıl Engelsiz Kariyer Akademisi’nin düzenlediği ‘1 Gün 1 Konu 1 Konuk’ engellilerle kişisel gelişim buluşmasına konuk oldunuz? O günü ve yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?
Benim için çok özel bir deneyimdi. Eğitmenlik ve koçluk yolculuğumda daha ne kadar yol almam gerektiğini, fiziksel engelli dinleyicilerimin karşısında bir kez daha fark ettim. Çok değerli anlardı, bu fırsatı yarattıkları için engelsiz Kariyer yetkililerine bir kez daha buradan teşekkür ederim.
Geçen yıl Ankara’da Başbakanlık Özürlüler İdaresi’nin düzenlediği ‘İSTİHDAM’ konulu Özürlüler Şurası’na Engelsiz Kariyer olarak katıldım. ‘İstihdamda AYRIMCILIK’ başlıklı şurada ki en zor ve önemli komisyon da yer aldım. Bu komisyonda daha ilk gün ve ilk önerimi sunmak için söz aldığımda engellilerde mobingle karşı karşıya ve bu ayrımcılık başlığından da önce gelen en önemli konu dediğimde hemen arkalardan bir ses yükselerek ‘kardeşim ne obingi mubingi yeni yeni kelimeler getirmeyin meşgul etmeyin bizi işimize bakalım’ demişti. Oturum başkanı o kadar sert bir dille eleştirmişti ki o kişiyi o an ne kadar büyük bir cehalet içinde kabahat işlediğini anladı mı bilmiyorum ama daha sonra hiç konuşmadı. Bu hikâyeyi neden anlattım. Çünkü bugün 4. Şura kararlarında ayrımcılık başlığı içinde en önemli ve en çok öne çıkan madde 'Mobing' olarak kabul edildi ve şura kitabında da yer aldı. İşte gelinen bu sürecin asıl mimari Çağlar Hanım sizsiniz. Bu konudaki duygularınız neler?
Asıl ben size çok teşekkür ediyorum. Bu konuyu derin hassasiyetinizle bu derece önemli platformlara taşıyıp kayıtlara geçirme başarısını elde ettiğiniz için. Çok mutluluk verici bir gelişme benim için.
Engellilerin iş yerinde yaşadıkları bir çok olumsuzluk ayrımcılık olarak nitelendiriliyor. Oysa yaptığımız araştırmalarda bunların bir bölümü doğrudan mobingle alakalı olduğunu görüyoruz. Bu sürecin doğru analizi için mağdurlar ve avukatlar nelere dikkat etmeli?
Parametrik analiz yapılmalı. Öyküde yer alan çatışmada kasıt var mı, sistematiklik var mı ve de süreklilik unsurları yer alıyor mu? Bunlara bakılmalı ve delil sağlanmalı elbette.
Röportajımızın sonlarına gelirken gelecekle ilgili planlarınız neler?
Sıradaki kitaplarımı yazmak, koç yetiştirme eğitimleri düzenlemek, mobingi önleme sistemleri kurmak… keyifli ve mutlu bir hayatı sevdiklerimle paylaşmak…
Son olarak Engelsizkariyer.com aracılığı ile herkese vermek istediğiniz mesaj var mı?
Engelsiz Kariyer ekibi Türkiye’de istihdam alanında, "çalışan engelli" işgücünü harekete geçirecek çok değerli bir işe imza attı ve bir ilki gerçekleştirdi. Çok sağlam adımlarla ilerliyorlar. Proaktif bir bakış açısına sahipler ve önden gidiyorlar. Yolları açık olsun, başarılarının artarak devamını diliyorum.
Röportaj: Mehmet Kızıltaş