Haluk Meriç (Züccaciye Reyon Şefi, 52): -fısıltıyla- Bu KSSP de neyin nesi Allaşkına Sinan bey? Kamu personeli sınavı filan değildir inşallah!
Sinan Uçarı (Erkek Giyimi Reyon Şefi, 48): ?o da fısıltıyla- Ömürsün valla' Haluk bey. 'Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi' demek. Son zamanların modasına biz de uyacağız anlaşılan.
Haluk: Yahu bir moda çıksa da biz maydanoz olmasak dişimi kırıca'm. Ne işe yarayacak bu bu sosyal KSSP şimdi? Büyüklerin her yaptığını yapmak zorunda mıyız?
Sinan: Al benden de o kadar. Onlar yapıyor ama bir 'Kardelenler' diyorlar, dünya alem kar deliyor, bütün radyolar, televizyonlar ellerinin altında. Biz alt tarafı bir mağaza zinciriyiz. Şu krizde yıkılmadık diye şükrederken, nemize şimdi KSSP?
Haluk: Hadi gene Polyanna'cılık oynayalım. Belki de sosyal mosyal değildir bu KSSP. 'Kızarmış Sucuklu Sandviç Projesi' olamaz mı sence?
Sinan: Kih kih kih? Sus Allahaşkına, başlıyoruz toplantıya, bak Mahmut bey geliyor.
Haluk: Yanında da o Oktay beyle o zibidi Tülin!. Gene bize 'Londra'da eğitim görme' cakası satacak besbelli. Öf yahu, öf yahu, bir Pazar günümüz var bacaklarımızı uzatıp TV seyredecek, onu da sorumluluk morumluluk diye mahvediyoruz, iş mi bu yahu?
Mahmut Aytaç (Mağaza Müdürü, 55): Günaydın arkadaşlar? Tek tatil gününüzü de elinizden aldığım için özür dilerim. Ama az sonra toplanma nedenimizi açıkladığımızda siz de göreceksiniz ki, HERŞEY mağazalar zinciri, tarihinin dönüm noktasında. Hani o meşhur futbol deyimiyle 'tarih yazmaya' hazırlanıyoruz. (Gülüşmeler)? Önce size Genel Merkezden gelen misafirlerimizi tanıtayım. Sayın Oktay Elibol'u, tanıyorsunuz gerçi, firmamızın bütün önemli projelerini olduğu gibi, bu projeyi de o yürütüyor. Bir diğer konuğumuz Cemil bey, Cemil Sürgen, mimar, HERŞEY'imizin İnşaat-Emlak Müdürü. Tülin hanımı da kimileriniz hatırlayacaktır, geçen yıl bir başka proje için ilimize gelmişti. Tülin Sarıoğlu, Londra Ekonomi Okulu mezunu genç uzmanımız. Hoşgeldiniz efendim. (Üç kişinin karışık 'Hoşbulduk' yanıtları) Efendim ben sözü uzatmadan sayın Oktay Elibol beye veriyorum, projeyi sizlere anlatmak üzere. Buyrun Oktay bey.
Oktay Elibol (Genel Merkez Proje Yöneticisi,50): Günaydın arkadaşlar. Bu güzelim Pazar gününüzü HERŞEY'e feda ettiğiniz için hepinize gönülden teşekkür ederim. Projenin anlatımına geçmeden önce çok önemli bir hususun altını çizmek istiyorum. Daha doğrusu zorundayım. Arkadaşlar, bu proje, firmamızın hayatında bir dönüm noktası olacaktır. Ve bu nedenle de başlayacağı güne kadar bunu bir 'Devlet sırrı' gibi saklamamız gerekmektedir. Yani sağ elimizin yaptığından sol elimizin haberi olmaması demektir bu. Şimdi herkes önce kendine, sonra birbirine ve HERŞEY'e söz versin ki, burada konuşulanlar burada kalacak. Bu çalışmada 'gizlilik' ilkesine azami özen göstereceğimize HERŞEYLİ sözü veriyor muyuz? (Salondan karışık halde 'Herşey HERŞEY için, hepimiz HERŞEY için' sesleri)
Fatma Toptancı (Çocuk Eşyaları Reyon Şefi, 46) -fısıltıyla-: Neymiş bu devlet sırrı yahu, çatlayacağım meraktan. Sen bir şey biliyor musun Aysel?
Aysel Uzeri (Kadın Eşyaları reyon Şefi, 41) ?fısıltıyla-: Nerden bileyim Fatma abla, ben bizim şehrin dedikodularını bilirim, İstanbul dedikoduları beni aşar.
Oktay: Sağolun arkadaşlar. Zaten HERŞEY'i gerçekten her şeyimiz yapan da bu birlik ruhumuz değil mi? 13 yılda bir semt mağazasından ülke çapında bir alışveriş mağazaları zincirine ulaşmak başka türlü mümkün olabilir miydi? Evet, bu projemiz hayata geçince ?size şimdiden söyleyebilirim ki- tüm çalışma yöntemlerimiz değişecek. Ama sadece çalışma yöntemlerimiz değişmekle kalmayacak her şey değişecek. Tek cümle ile HERŞEY'de her şey değişecek.
Oktay: Arkadaşlar, artık konuyu açmanın zamanı geldi. Buyrun Tülin hanım, söz sizin.
Tanju Umur (Spor Reyonu Şefi, 25): -kendi kendine-: Allah özene bezene yaratmış. Akşam lobide bir kahve içmeyi teklif etsem kabul eder mi acaba?
Burçin Çağdaş (Kozmetik Reyonu Şefi, 25)-kendi kendine-: Bak, bak, güzele bakmak sevaptır Tanju bey. Gözün komşunun çöplüğündeki her şeyi görüyor da bir tek burnun dibindekini görmüyorsun. Yazıklar olsun!
Tülin Sarıoğlu (KSSP Sorumlusu, 26): Efendim, önce hepinize sevgiler, saygılar? Bu proje tam bir 'Kurumsal Sosyal Sorumluluk' projesi ve bu niteliğiyle HERŞEY'e çok yakışıyor. Ama öte yandan da hepimizin ve HERŞEY'in de -her şeyini diyemesem bile- çok şeyini değiştireceği için mutlaka onu yürütecek olan sizlerin tam olarak anlamasına, sevmesine, benimsemesine ve gönüllü katılımına ihtiyaç var.
Sinan Uçarı (Erkek Giyimi reyon Şefi,48): -fısıltıyla- Ne dersin Tarık, hemen gönüllü yazılsak mı?
Tarık Türkeli (Elektrik/Elektronik Reyon Şefi,48):-fısıltıyla- Zevzek, sen de!
Tülin: Lafı hiç uzatmadan sadede geleceğim. Bugün devletin istatistikleri açıkça söylüyor ki Türkiye'de her 10 kişiden biri toplumsal yaşamın dışına itilmiş durumda. Engellileri kastediyorum. Onların pek azı ortalıkta görünüyor. Oysa her iki aileden birinde en az bir görme, işitme, konuşma, yürüme engelli veya zihnen engelli kişi yaşıyor demektir. Yani dışarıdaki yaşam onları da aramıza alacak şekilde düzenlenmiş olsa, her an, her yerde, kendimiz dışında gördüğümüz her 9. insan bir engelli olacaktı. Tekerlekli sandalyesi olmayan yürüme engelliler zaten eve hapis de tekerlekli sandalyesi olanlar aramızda mı sanki? Bakın kaldırımların yüksekliğine? Bakın güya onlar için yapılmış 'sözüm ona eğimli geçit'lerin perişanlığına? Bakın asansörsüz binaların sayısına, 'asansörü var' denilenlerdeki sözde asansörlerin haline? İşte kurumsal sosyal sorumluluk projemizin temelinde bu yatıyor. HERŞEY'imizi engellilerin rahatça gelebileceği, içinde dolaşabileceği, kafemizde oturup çayını, kahvesini içebileceği ve engelsizlerle yan yana ve eşit koşullarda alışveriş edebileceği bir cennete çevirmeyi düşündük. İşte proje bu! (Ooo!... Hayret nidaları, fısıltılar)
Şeref Haköz (İdari İşler Müdürü): Ama Tülin hanım, bunu yapabilmek için daha geniş yere ihtiyaç yok mu? Bizim mağazada zaten üst üsteyiz, zaten sığmıyoruz, nasıl olacak bu iş?
Cemil Sürgen (Genel Merkez İnşaat-Emlak Müdürü, 52, mimar) Arkadaşlar, işin o noktası inceden inceye düşünülüp planlandı, hiç aklınızı takmayın. Zaten raflarımızı dolduran malların sirkülasyonunun çok ağır olduğunu istatistik olarak saptadık. Yani rasyonel ve verimli bir işletmecilik için zaten raflardaki gereksiz doluluğun eritilmesi, depo ile raf arasındaki ağırlık merkezini depoya doğru kaydırmak ve ikisi arasındaki mal akımını hızlandırarak bu yanlışı düzeltmek gerekiyordu. Bu oran da şaka maka değil arkadaşlar, % 29'a ulaşıyor. Yani bu proje olmasa bile raflarımızı % 29 oranında boşaltarak daha rahat bir çalışma ortamı sağlamak zorundaydık. İşte o % 29'luk alan, bize tekerlekli sandalyeler için gerekli hareket alanını verecek.
Mahmut Aytaç (Mağaza müdürü): İyi de Cemil bey, bu iş bir yığın inşaat demek. Mağazayı kapatacak mıyız inşaat için?
Cemil : Gerekirse ona bile razıyız. Ama dönüşümlü genişleme planları ile bu işi bir yandan satış yaparken bir yandan inşaat yapma yoluyla çözmek de mümkün. Ben her şeyden önce yönetim kurulumuzun ve CEO'muzun bu konudaki kararlılığını sizlere iletmekle yükümlüyüm. Tek cümle ile denildi ki, 'Bu iş ya olacak, ya da olacak'. HERŞEY'in de hepimizin de geleceği, bu planın başarısına bağlı.
Oktay Elibol (Proje Yöneticisi): Dedim ya, hepsi planlandı diye. Arka avluya bakan 7. Reyonu beyaz eşyayı genişletmek için kullanacaktık ya, o genişletmeden vazgeçiyoruz. Orası geçici taşınma alanı olarak kullanılacak. Reyonları tek tek oraya taşıyıp önce alanlarını engelli dostu olacak şekilde düzenledikten sonra tekrar yerlerine döndüreceğiz. Yani bu değişim adım adım ve yumuşak geçişle olacak. 3 ay içinde tüm değişikliği yapıp mekanı hazır ettikten sonra bir Pazar günü araç gereç donanımını da tamamlayacağız ve şaşaalı bir törenle açılışı yapacağız. Bilin bakalım açılışta kim konser verecek?
Hepsi: (karmakarışık ama hep bir ağızdan) Gülseren Görsel!.. Âmâ şarkıcı? Karanlıkların sesi..
Oktay Elibol (Proje Yöneticisi): Arkadaşlar, bu iş HERŞEY A.Ş.'ye tahmininizden çok daha büyük bir yatırıma malolacak. Sadece reyonlar değil ki. Tuvaletler de genişlemek zorunda. Kafeterya baştan aşağı yenileniyor, HERŞEY'de her şey değişmek zorunda. Kadrolar da.
Hepsi: Hı?... (derin bir sessizlik ve şaşkınlık)? (Tek tük ve korkak öksürükler)?
Oktay Elibol (Proje Yöneticisi): Hayır hayır, yanlış anlamayın. Kimse işinden olmayacak. Tam tersine yeni elemanlar almak zorundayız. Dilsiz alfabesi bilen en az 3 en çok 5 yeni eleman alınacak zincirimizdeki her mağazaya, büyüklüğüne göre.
Hepsi: (Rahatlamış) Oooooo!
Oktay Elibol (Proje Yöneticisi): Arkadaşlar, yaptığımız rantabilite hesaplarına göre bu proje ile kârımızı ikiye katlayacağımızı rahat rahat söyleyebilirim. Bir düşünün, şehrin nüfusnunun %10'u artık evlerinden çıkıp alıcı ordumuza katılabilecek. Üstelik aslında bu %10 da değil, %15 veya 18 demektir. Çünkü engelliler yanlarında bir de refakatçiyle birlikte geliyorlar. Bu refakatçi de ister istemez, az ya da çok alışveriş yapacak ve sonunda ayağı alışarak müşterimiz olacak demektir.
Haluk Meriç (Züccaciye Reyon Şefi,): -fısıltıyla- Şimdi anlaşıldıııı. Ben de bizim cimri patronların kafasına tuğla mı düştü diye düşünüyordum. İyi akıl be, hem hayır işliyorum de, hem de karını katla da katla.
Sinan Uçarı (Erkek Giyimi Reyon Şefi): ?o da fısıltıyla- Allah bir kere 'Yürü ya kulum' demeyegörsün. Sineğin yağını bile çıkarırlar valla'. Para para parrra, varlığı başka dert, yokluğu yarraaaa'
Oktay Elibol (Proje Yöneticisi): Tabii ki bu kârı cebe atmayı düşünmüyoruz. Adı üzerinde bir Sosyal Sorumluluk Projesi bu. Halktan gelen HERŞEY, tekrar halka dönecek. Gelirin yarısı zaten yatırıma gidecek ama, bir bölümünü de gene hayırlı ve kalıcı bir işe vakfetmek istiyoruz. Buyrun Tülin hanım, projenin bu bölümü zaten sizin alanınız, siz anlatın.
Tülin Sarıoğlu (KSSP Sorumlusu, 26): Arkadaşlar, bu işin beni en çok heyecanlandıran bölümü burası. HERŞEY A.Ş. bu işi kar için yapmıyor, gerçek bir sosyal sorumluluk bilinci içinde ele alıyor. Artan gelirlerin % 15'i ile, şubelerimizin bulunduğu her ilde bir 'engelliler okulu' açılacak. Görme engelli, işitme engelli, yürüme engelli ve zihinsel engelli çocuklar için, hepsinin kendilerini geliştirebileceği ve engellerine rağmen toplumla buluşabileceği ortamlar oluşturulacak böylece.
Herkes: (Karmakarışık) Harika!.. Müthiş bir proje! HERŞEY'e de bu yakışırdı? Birgün herkes HERŞEY'li olacak?