Lütfen dikkat bu sohbet niteliğinde bir yazıdır. Derin analiz değil farkındalık amaçlı kurguludur. Yazının sonunda yüzünüze bir gülümseme ve bazı durumları farketme bilinci oluşursa amaç gerçekleşmiştir bence. Aksi durumda daha detaylı yazılara, kitaplara yönelmek ve uzmanlara başvurmak gerekebilir. Öncelikle “engelsiz kariyer” ve “yaşadıkça” siteleri içerik ve yazıları ile başlayabilirsiniz. Son öneriler ise yazının sonunda..
Başkası gibi olma öncelikle beğeni ile başlar. Özellikle gençlik yıllarımızda sanırım çoğumuz beğendiğimiz bir yıldız, ünlü kişi veya film yıldızı olmak; onun gibi olmak, onun gibi giyinmek hatta konuşmak istemişizdir. Tam bu aşmada bu genellemeye uymadığın kişilerin de öncellikle anne veya baba sonra öğretmeni veya özlediği hayatı yaşayan birileri gibi olmayı geçici bir süre için de olsa isteme durumları yaşadığını belirtebiliriz.
Başkası gibi olma durumu temelde iyiye, güzele, beğenilene doğru dönüşme çabası, taklit hatta kısmen değişim diye ifade edilebilir.
İlk bakışta sanki sorunlu bir cümle gibi geldiğinden birilerinin bize “kendin ol, başkası gibi olma” demesi bizi rahatsız eder eğer bilinç düzeyimiz açılmışsa..
Bilinç; kişinin uyanık olması, kendisinin ve çevresinin farkında olması halidir.
Farkında olma kısmına odaklanacak olursak; Bilinç düzeyinin açılması durumu kişiye bağlı olmak üzere genelde ergenlik sırası veya hemen sonrası olmak üzere hayatın gerçekleriyle yüzleşme aşamasında gerçekleşir genelde. Aksi durumda kişinin yaşamın farkında olmadan yaşaması durumu oluşur.
Taklit etme ksımı ise öncelikle eğlence ve oyunla başlar. Zaten doğada ve yaşamın birçok alanında taklit vardır. Kişisel yaşamda ise taklit ve başkası gibi olma halini sanki bir oyunun parçası gibi yaşarız. Bu çocuklukla oyunlarda anne, baba, pilot, kovboy, doktor vb olma gibi masum ve hayatı öğrenme taklit etme üzerine oluşur ve o aşmada yararlıdır. Oysa ergenlik ve sonrasında bu taklit etme durumu mizahi boyutunda kısa eglenmce hali hariç olmak ve meslek olarak icra etmek dışında sorunludur. Nedense bazı dönemlerde başkası olma duygu ve düşüne ve isteği daha artar. İşte bu dönemler genelde muhtelif sorunlar yaşadığımız zamanlarda ve bazı topluluklarda kendini kabul ettirme ve beğendirme durumu baskın çıkınca ortaya çıkar ve bazı durumlarda kontrol edilemez hale gelir ki artık tedavi gereklidir.
Sanırım buraya kadar bölümde kısmen sıkıldınız, içerik biraz teorik kaldı hatta pek de kendi üstünüze alınmadan öylesine gezindiniz satırlar arasında... O halde başlayalım... Pardon eğer hafif bir gülümseme ile konunun nereye gittiğinin farkındayım diyorsanız sorun yok zaten.
Farkında olma konusuna geldik yine.. Eğer sosyal medya, ev harici arkadaş çevrenizde, özellikle beğendiğiniz hani yanında elinizin, içinizin titrediği, heyecanlandığınız, kalbinizin kontrolü ele aldığı beyninizin sizi duygu ve düşünceleriniz kontrolüne bıraktığı bazı arkadaşlarınızın yanında eğer “başkası olur ve kendiniz olmazsanız” öncelikle kendinize büyük kötülük yapmış olursunuz.. Nasıl mı? Çünkü bu durum ortaya çıkınca karşınızdaki kişi ya hızla sizden uzaklaşır ya da eğer size karşı duyguları var size eskilerden bir şarkıyı hani sözleri “Başkası olma kendin ol. Böyle çok daha güzelsin” diye başlayan Tarkan’ın Şıkıdım şarkısını hatırlatır.
Taklit etme durumu özellikle sosyal medyada ciddi boyutlarda karşımıza çıkar. Kullanılan takma isimler, başkasının hayatını yaşama isteği hatta onun gibi davranma, konuşma, yazma, giyinme durumları ile belirir.. Bunu ben yapmam diyenleri kendi ve arkadaş gruplarının hesaplarına paylaşımlarına ve “Selfie” yani “öz çekim” pozlarına bakmaya ve çevrelerine göz gezdirmelerine davet ediyorum. Çoğu zaman bu gerçeği maskeleme durumu bilinç ve farkındalık düzeylerinin yansıması olarak karşımıza çıkar. Konunun detayını uzmanlanarına bırakacak olursak; bazı notlar işimizi yani anlamamızı kolaylaştıracaktır.
Dr. M. Ender Saraç “Ruhsal Gelişim Ve Kader” kitabında 7 bilinç düzeyini şöyle listeliyor:
Uyku Bilinci: (çevresinin farkında olmama)
Rüya Bilinci: (Gerçeği gördüğü rüya olarak algılayan bilinç.. uçuyordum, düşüyordum vb)
Uyanıklık Bilinci: (Beş duyu ile algıladıklarımızı var, diğerlerini ötede ve yok saydığımız bilinç hali)
Aşkın Bilinci
Kozmik Bilinç
Peygamber Bilinci
Birlik Bilinci
Bu aşamada kendimize hatırlatmamız gereken bir detay daha ise, Mevlana Celaleddin Rumi’nin;
“Güneş gibi ol şefkatte, merhamette.
Gece gibi ol ayıpları örtmekte.
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte.
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette.
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” sözleri olacaktır.
Bazı durumlarda engelli olma hali de özellikle inanç kaybolmuş veya zayıflamışsa “başkası olma veya onun gibi davranma” yönünde ortaya çıkar. Oysa “Engellilikten kurtulmanın yolu engelleri aşacağına inanmakla başlar” taklitle çözüm ise olmaz.
Herkesin üç kişiliği vardır; Ortaya çıkardığı, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığı. Alphonse Karr
Gerçek kişiliğimiz bize sürekli “kendin ol” der. Bilinç düzeyimiz buna uyar veya maskeler.. Kendisi gibi olmayan kişilerde kişilik bölünme ve sorunları bu maskelemenin dışa vurumu durumu denilebilir.
Son öneriye gelince; “engellilerle” ilgili muhtelif tiyatro oyunları var malum, izlemenizi öneririm. Ek olarak da 5N1K programının “Fark yaratanlar” sezon finalini (https://www.kanald.com.tr/5n1k/bolumler/5n1k-34-bolum) izlemeniz yararlı olur sanırım. Böylece “kendin olma” neden ve niçin bu kadar önemli anlamak ve yapılanları fark etmek mümkün olacak.
Unutmamamız gereken eksiklerimizi gidermemiz, kendimizi geliştirmemiz ama sonuçta başkası değil kendimiz olmamızdır. Kişisel gelişim ve kendini gerçekleştirme yolculuğunuzda başarılar dilerim.