'Başarılı olmayı kim istemez' mi dediniz? (2)

Yazının birinci bölümünde konuyu genel olarak çerçevelemekle kalmayıp yaklaşım konusunda önerilerde bulunmuştum hatırlanacağı üzere.. Eğer yazının birinci bölümünü okumadıysanız önce onu okumanızı öneririm. Sonra bu yazıya devam edebilirsiniz.

 

İkinci bölümü ise 'Krizlerden Yükselerek Çıkın' isimli kitabımdan bir bölüm ile bitiriyorum. Bilindiği üzere birçok Guru, danışman ve uzman başarı için reçete vermekte, genelde sektörünüze özel örneklerden bile uzak olan bu şablon çözümler ise işe yaramamakta. Dikkat edilmezse reçeteler arzu ettiğiniz başarıdan çok bazen sanal başarıyı (aslında başarısızlığı) beraberinde getirmekte. Bu aşamada başarıdan ne anladığınızın da önemi öne çıkıyor. Başarı tek kelime ile başarmak veya başarılı olmak diyecek olursak kime, neye göre başarı soruları akla geliyor. Başarınızı çevrenizle, genel kabul görmüş kriterlerle karşılaştırmanız gerekiyor. Küçük bir kasabada güçlü boksör olmak yeterli değil. Çünkü bu tür başarı genelde yanıltıcıdır. Özellikle iç pazarda veya uluslar arası arenada ciddi rekabet söz konusu olunca bir çok firmanın şartlardan şikayet etmesi ve başarısız olması bu nedenledir.

 

Başarısızlığa mazeret üretmek ise anlamsızdır. Başarısızlık için salt çevrenizi, özellikle ekonomik şartları suçlamak doğru değil. Önce kendinizi, yaptıklarınız kadar yapmadıklarınızı sorgulayın sonrasında başarılı olanların neler yaptıklarına bakın ki ölçek doğru olsun.  Kendinizi başarısız buluyorsanız, başarısız olduğunuz noktaları telafi etmeye çalışın ama başarılı olduğunuz yönleri es geçerek kendinize haksızlık da etmeyin. Bardağın boş kısmı kadar dolu kısmını da görmek gerek. Bazı durumlarda en büyük yenilginiz belki de en büyük kazancınızı ortaya çıkaracak şartları oluşturmakta, yeter ki farkında olun. Önemli olan başarısızlıklarınızdan ders almanızdır. Karşınıza çıkan fırsatların farkına varmak başarı için belki de ilk koşul.

 

Yazının ana fikri 'başarının bizimle ilgili olduğunun, beklenenleri yapacak kişilerin de sadece bizler olduğu düşüncesinin pekişmesi, genel kabul görmesi ve uygulamaya yönelmesi' olarak özetlenebilir. Yazının hareket noktası ise salt kendi geleceğimiz için değil kurum/kuruluş ve sektörümüzün başarısına dolaylı da olsa katkıda bulunarak ülke olarak başarmanın öneminin altını çizmektir.

 

Sonuç olarak; bu yazı reçete niteliğinde olmamanın yanında bazı konularda sizlerde sesli düşünme, sorulara ve sorunlara verdiğiniz ilk cevapları sorgulama, bir çeşit beyin fırtınası yapma, sonrasında harekete geçmenize, çözümleri bulmanıza ve uygulamanıza küçük de olsa katkıda bulunursa sevinirim.

 

Başarı, daha yalın ifade ile başarınız sadece kişisel gelişiminiz için değil, aileniz, çevreniz hatta toplum için önemli. Başarılı bireyler başarılı toplumların yapı taşlarıdır. Asla ümidinizi kaybetmeyin ve mücadele edin. Bu çabanız sadece kişisel başarınız için değil aile başarınız için de olmalı. Şartların ne getireceği, ailenizin nelerle karşı karşıya kalacağını asla bilemezsiniz. Önemli olan zor zamanlardaki mücadele ve başarıya odaklı çabanız. Unutmayın ki inanmak başarının yarısıdır.

 

Sadece başarılı olmak isteyenlere başlangıç için başarılı olanları örnek almalarını önerir,

'başarı için mücadele eden ve hazır olanları' ise şimdiden kutlarım.

 

Abdullah Bozgeyik

Bağımsız Danışman

Öğretim Görevlisi

abozgeyik@yahoo.com

 

Not: SWOT (*) Güçlü ve Zayıf yönleriniz ile Fırsatlar ve Tehditleri listelemeniz.

Alt Logolar
Sosyal Medya’da takip edin!
App Store Google Play
Copyright © 2005 - ∞ Engelsizkariyer.com - Her hakkı saklıdır.
EngelsizKariyer.com, sosyal girişimcilik markası olarak EK EĞİTİM İNSAN KAYNAKLARI VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.' ye ait bir sitedir.
Engelsizkariyer.com Logo
z