
İnsanların şaşırdığı veya ilginç bulduğu çalışmalarınız var mı ve neler?
Şaşırma duygusu çoğu takılarımda görenlere yaşattığım bir duygu, yeni form, teknikler ve yeni malzemelerle çalışıyorum. Boyutlarla oynuyorum doğal olarak şaşırma duygusu yerleşiyor. Takılarımı düzenli olarak alan, koleksiyonunu yapanlarda da artık diğer takı ve mücevherleri takamıyoruz, küçük geliyor, yetmiyor gibi yorumlar duyuyorum.
Tasarlayıp satmaya kıyamadığınız bir eseriniz var mı?
Kendime ayırdığım takılar mutlaka var ama tasarladığım her şey aynı zamanda bir metadır ve mutlaka satılıktır. Başka türlü profesyonel olunamaz diye düşünüyorum.
Bu arada aklıma gelmişken sormak istiyorum. Dünyada sizden başka tasarımlarınızda sizin kullandığınız aynı tekniği uygulayanlar var mı?
Bazı teknikler kendi geliştirdiğim, deneyerek mükemmelleştirdiğim teknikler, ama dünya öylesine bir bilgi dünyası ki her an başka biri de bunu geliştirebilir.
Eğitimci yönünüzden bahsebilir misiniz? Ve öğrencilerinize neler anlatıyorsunuz?
Bu çok sıra dışı bir şey yaptığım. Bir defa metal tekniklerini öğretiyorum bu zihniyete birazcık bir tasarım nasıl ortaya çıkar. Bunun için her iki senede bir konu koyuyorum ders verdiğim insanlarla bu konuyu çalışıyorum. Ve her konu bambaşka teknikler bambaşka formlar bambaşka bir düşünce tarzı getiriyor. Şimdiye kadar yaptığımız konulardan bahsetmek gerekirse oyun konusunu yaptık, iki sene onu çalıştık ve herkes çocukluğuna biraz döndü ne oyunlar oynuyorlardı bunları nasıl sembollere çevirip takılar haline getirebiliriz o çok paylaşımı yüksek bir konuydu ve çok keyifle çalıştık birlikte. Ondan sonra izlenim konusunu yaptık bütün sanat tarihindeki tablolardan izlenim alıp takılar yapacağız dedik. 3 sene sürdü onun çalışması. Tabloları elimine ettik ve 3 tabloda karar kıldık. Biri Picasso'nun Avignonlu Kızlar tablosuydu, biri Mates'in Cennet Bahçesi'ydi biri de Seurat'ın Büyük Jat'ta Piknik tablosu. Heykel takıları heykel mobillere takarak o tabloların önünde sergiledik. İzlenim sergisi çalışması sırasında çalıştığımız 10 kişi bakmayı ve bakınca görmeyi onu görüp oradan bir form çıkarmayı öğrendiler.
Bu yıl konumuz, maskeler, filler ve çöl dokuları.., Maskenin gizlediği şeyler sanat tarihi ve tarih boyunca maske çok fazla ritüellerde kullanılmış; Afrika maskeleri, maske heykeller, portreler, şu anda onları çalışıyorum.
Ayrıca Edebiyat, Felsefe, Sanat Tarihi, Klasik Müzik, Caz Müziği gibi seminerler gerçekleştiriyoruz, bu seminerlerin iç dünyamı aydınlattığını onların etkisinin ve özellikle form anlayışıma etkisinin önemli olduğunu düşünüyorum..
İş hayatınızda hep kendi işinizde mi çalıştınız? İş deneyimlerinizden ve yaşadıklarınızı anlatabilir misiniz?
İş hayatıma mimariden mezun olur olmaz Birleşmiş Mimarlar’da Tuncay Çavdar ile çalışarak başladım. Hiç zorlanmadım, hiç bir zaman engelimle ilgili bir olumsuzluk yaşamadım. bunu da İsviçre'de yaşadığım tecrübelere bağlıyorum. Engelimden dolayı projelerimi yapamam demedim.O hepimiz için müthiş bir hocaydı. Daha sonra kendi projelerimi çizdim, uzun bir süre iç mimari üzerine çalıştım, aslında mimarinin iç ve dış diye ayrılmadığını hepsinin bir bütün olduğunu düşünüyorum. Gerçekleştirdiğim takı ve heykellerde de mimari etkileri kolayca görebilirsiniz.
Çalışma koşullarınız nasıl? Ofiste bir iş günü nasıl başlıyor ve nasıl sona eriyor?
Gün boyunca seminer varsa seminerlere mutlaka katılıyorum. Diğer zamanlarda kendi derslerimi veriyorum, o heykeller ve takıların burada birebir hepsinin üretimini de yapıyoruz.
Simya Galeride geçirdiğim zaman doğal uzantım gibi, bunu ayrı bir çalışma ortamı ya da zamanı olarak değil hayatımın ta kendisi gibi görüyorum.