
36 yıl yöneticilik yaptıktan sonra emekli oldu. İnsanlara tüm deneyim ve tecrübelerinden yola çıkarak bir şeyler anlatmak ve öğretmek için hayatının ikinci boyutuna geçen Kıdemli Danışman Nesim Levi liderlere liderlik yapan bir isim.
İş dünyasında engellilerin karşılaştığı önyargılar ve ayrımcılığın sebebinin bir zihniyet meselesi olduğunu belirten Levi, “Engelli çalışanların bir firmanın her kademesinde yer alabilmesi için insan kaynakları yetkilileri tarafından engellilerin neyi iyi yapabildikleri ve neyi yapamadıklarını çok iyi gözlemleyerek fırsat eşitliği içinde imkanlar sunarak başarılı sonuç alabilirler.” dedi.
Kendinizi tanıtabilir misiniz?
İstanbul Teknik Üniversitesi Makine yüksek mühendisliği 1965 mezunuyum. Çok uzun yıllar Profilo’da çalıştım. Her kademede görev yaptım ve 36 yıl sonra emekli oldum. Mali işler dışında birçok görev yaptım. Şimdi de yapmayı çok sevdiğim ikinci mesleği yapıyorum. Mühendisliği her zaman çok sevdim ama insanlara bir şeyler anlatmak bir şeyler öğretmek ve onların bunlardan yararlandıkları zamanki yüz ifadelerini görmek beni çok keyiflendiriyor. O bakımdan bir hobi meslek olarak şimdi rehberlik yapıyorum.
Yöneticilik yaptığınız firmalarda engelli çalışanlarınız oldu mu? Ve deneyimlerinizi öğrenebilir miyiz?
Evet oldu. Engelli arkadaşlarımızın çalışmasından hiçbir zaman bir şikayetimiz olmadı. Engellinin yapması beklenen işe engel olmaması kaydıyla bu söylediklerim. Dolayısıyla herhangi bir engelliyi herhangi bir işe koymak mümkün değil bir taraftan. Diğer taraftan zorlandığımız noktalar olduysa ki oldu. Bunlar kişinin kendisinden çok bizim alt yapı eksikliğimizden olmuştur. Çok net bir şekilde.
Bir çok şirket politikasında engellilere fırsat eşitliği sağlanmadığını görüyoruz. Bunun farkında olmayan en tepe yöneticiler de olduğunu görüyoruz. Bu çalışanlar arasından huzursuzluk, devamlılık ve verimliliği de olumsuz etkiliyor. Bunun için eğitimlerinizde liderlere neler öneriyorsunuz? Ve liderler bu işin diğer yöneticiler gibi sorumlusu değiller mi?
Doğrusunu isterseniz eğitimlerimizde engellilere görev verme konusu sık gelen bir konu değil. Ve karşılaştığınız bir soru da değil tartıştığınız sorunuzdaki tepe yöneticilerinin görevi değil mi bunu fark etmek. Bu tepe yöneticilerini de aşan bir konu. Bu bir zihniyet konusu ve Türkiye’de bu zihniyet yok. Ben şimdi şuradan aşağı yukarı 300 metre öteden geldim buraya. Bu taraftaki kaldırıma geldim karşı tarafta olduğu için oradan buraya önüme bakmadan 10 metre bile yürüyemedim. Şimdi bir görme engellinin bir fiziksel engellinin bu yolu gelmesi mümkün değil. Peki yöneticiden söz ediyoruz da bu kenti yönetenler, bu yerel belediyeyi yönetenler, bu plazalarda çalışanların veya yönetenlerin hemen ön taraflardaki kaldırımlarının durumunu görmemeleri. Burada falancaya veya filancaya işaret etmek meseleyi çözmeyecek. Bu zihniyet bana sorarsanız Ankara’dan başlar. Ankara engellilere önem vermiyor mu? Veriyor. Ama konu önem vermekten çok bir zihniyet değiştirme meselesi. Ülkenin zihniyetinin değişmesi gerekir. Bakın Türkiye’de kademe tutmaz derlerdi, bir ayda kademe iyice yerleşti. Ama sürekli bir pompalama yapıldı. Eğitim yüzde100 olmadı ama oturmuş vaziyette. Rahmetli Turgut Özal zamanına gidelim. Ekonomi konularına öyle bir yüklendi ki 2 sene içerisinde o günkü nüfusun neredeyse tamamı ekonomist oldu. Faizi öğrendi, repoyu öğrendi, altın bozmayı, dövizi öğrendi. Ama bu bir zihniyet değişimiydi. Her taraf bu konuya yüklendi. Dolayısıyla engelli konusu da bir zihniyet değiştirme konusu. Bugün engelliler kendilerini son derece rahatsız hissedebilirler. İşte onun için ortaya çıkmamaya çalışırlar, belki bundan tereddüt ederler. Ama bu rahatsızlığı yaratan onlar değil. Onları rahatsız eden aslında zihniyetin eksikliğidir. Bir kaldırımda işte engellilerin rahat inebileceği bir işlem yapıldığı zaman bak ne güzel yaptık diyoruz. Ne demek ne güzel yapılması gerekiyor zaten. Bunlar çözülmezse bu söylediklerinizi tepe yönetim yapamaz ki. Çünkü engellinin iş yerine ulaşması bile sorun olacak.