Resim: Cep telefonu ve kullandığımız uygulamaların ikonlarını gösteren resim.

Her birey için değişen teknoloji, uygulama ve kolaylaştırıcı destek teknolojileri farklı çözümler sunuyor. İş arama, giyecek, yiyecek ihtiyaçlarımızı karşılamak, sıkıldığımızda oyun oynamak, eğitim ve iletişim gibi daha birçok alanda ihtiyaçlarımızı hızlıca karşılayarak hayatımızı kolaylaştırırken teknoloji ve uygulamalar bağımlılığımız da artıyor.

Engeli olan bireyler için teknoloji erişilebilir olduğunda kendine yetebilmesi ve bağımsız olması, yeteneklerini geliştirmesi, iletişim kurması, uzaktan iş gücü piyasasına dahil olması gibi daha birçok vazgeçilmez katkıları var. Tüm bu faydalarının yanında dikkat edilmediğinde ve kontrolü kaybettiğimizde psikolojik ve sosyolojik olarak her alanda hayatımızı da olumsuz etkiliyor.  Örneğin; asosyal olma, ekran bağımlılığı, uyku bozukluğu, sürekli internete bağlı kalma isteği, yalnızlık, depresyon, sosyal izolasyon, farklı kişiliklere bürünme, özenti, memnuniyetsizlik, aşırı ve hızlı tüketim hastalığı, mükemmel görünme, kendini olduğu gibi kabullenmeme ve kendi olmaktan memnun olmamak, aile içi iletişim ve ortak paylaşım kopukluğu, sabırsızlık vb. gibi.

Teknoloji ve bilgi çağında çıkan hastalıklara yakalanmış olabilir ya da yakalanma ihtimaline karşı günlük hayatımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. Şimdi teknolojinin hayatımıza kazandırdığı ve bizlerin çok dikkat etmesi gereken e-hastalık başlıklarına gelin birlikte göz atalım.

Nomofobi

Nomofobi, cep telefonlarına erişim kaygısı veya cep telefonundan uzak kalmakla ilişkili anksiyete bozukluğu olarak tanımlayabiliriz. "No mobile phone phobia" teriminin kısaltması olan nomofobi, "cep telefonu yokluğu korkusu" anlamına geliyor. Modern teknoloji çağında yaşayan insanların karşılaştığı bir sorun olan Nomofobi, bireylerin cep telefonlarını ellerinden uzaklaştırmaları veya kullanamamaları durumunda yoğun bir endişe ve kaygı hissetmelerine neden oluyor. Bu hastalık,  sosyal bağlantıları sürdürme, acil durumlarda iletişim kurma veya bilgiye erişim gibi telefonla ilişkili işlevleri kaybetme korkusuyla ilişkilendirilebiliyor.

Teknostres

Teknostres, modern teknolojinin kullanımıyla ilişkili olarak ortaya çıkan stres durumunu ifade eden bir terimdir. İnsanların sürekli olarak teknolojik cihazlarla etkileşim halinde olmaları, hızlı bilgi akışı, sürekli bağlantıda kalma beklentisi ve iş-yaşam dengesinin bozulması gibi faktörler teknostrese katkıda bulunabilir.

Tekno-stres

Teknostres, iş yerinde veya kişisel hayatta teknoloji kullanımının aşırı yoğunluğu, sürekli olarak dijital araçlara bağlılık, e-postaların sürekli kontrol edilmesi, işle ilgili mesajlara her an yanıt verme beklentisi gibi durumlarla ilişkilendirilebilir. Teknolojik araçların her an erişilebilir olması, işten uzaklaşma veya iş dışı zamanların azalması gibi sonuçlara yol açabilir. Teknostres, bireylerde sürekli gerginliğe, huzursuzluğa, uyku bozukluklarına, baş ağrısına, konsantrasyon güçlüğüne, duygusal sorunlara, yorgunluğa, kas gerilimine ve sosyal izolasyona neden olabilir.

Youtube Narsizmi

Youtube Narsizmi, kişilerin kendilerini tanıtmak ve sanal dünyada bir yer edinmek amacıyla, youtube platformunu kullanmalarına dayalı bir hastalık türü olarak tanımlanmaktadır. Kişiler için önemli olan kendilerini göstermek, takdir toplamaktır. Videolarını oluştururken düşündükleri şey, içeriklerin kendilerini yansıtmasından ziyade “ne yapsam insanlar daha çok beğenir, daha çok izlerler?” şeklindedir. Amaçları, popüler olmak ve beğenilmeyi arzulamaktır. Narsizm, kişinin kendine duyduğu hayranlık ve bağlılıktır. Narsist kişilerin bir özellikleri de eleştiriye aşırı duyarlı olmaları ve diğer kişilerin ihtiyaçlarını kolaylıkla anlayamamalarıdır. Bu özellik de göz önünde bulundurulduğunda youtube da oluşturulan ve beğeniye sunulan kimlik onlar için hayati önem taşımaktadır. Kişinin takipçileri tarafından beğenilme arzusuna bulduğu karşılık ve takdir edilme durumu kendisini daha çok sevmesini ve önemsemesini sağlayacaktır.

Facebook Depresyonu

Sosyal medya araçları kişileri bir yandan sosyalleştirirken bir yandan da yalnızlaştırabilmektedir. Facebook depresyonu tanımı, kişilerin olumsuz duygularını bir başka kişi ile konuşarak daha da pekiştirmeleri, dolayısıyla da kendilerini daha mutsuz hissetmelerine neden olmasına dayandırılarak yapılmıştır. Kişiler sadece kendi olumsuz duygularını bir başkasına aktarırken değil, facebook üzerinden veya başka bir sosyal medya aracılığı ile kendi hayatlarını başka kişilerin hayatları ile kıyasladıkları zaman da kendilerini mutsuz hissederek depresyona kadar sürükleyebilmektedirler.

Stanford Üniversitesi’nde yapılan çalışmalarda benzer durumlar için “ördek sendromu” gibi bir kavram geliştirilmiştir. Ördekler gölün üzerinde hiçbir çaba sarf etmiyormuş gibi, rahat bir şekilde süzülürler. Gölün altında kalan ayakları makine gibi çalışır ama dışarıdan bakınca belli olmaz. Sosyal medyada yansıyan mutlu görüntülerin arkasında nasıl hayatlar olduğu da asla bilinmemektedir, çünkü görünmezler. Sosyal medyada suyun altında kalan kısımlar ekranda gözükseydi, kimse moralini bozup kendini mutsuz ve kaygılı hissetmeyecekti.

Egosurfing (Ego sörfü)

Ego sörfü, kişilerin kendileri hakkında yapılan paylaşımlar, beğeniler ve yorumları sürekli olarak takip etme ihtiyacı duymaları ve kendi isimlerini sürekli olarak internette aratmaları durumuna verilen isimdir. Bir çeşit çevrim içi narsizm de denilebilir. Kişilerin bilgi ve çalışma birikimlerinin çok fazla olması ve bu bilgi birikimlerini çevrimiçi olarak yayınlama ihtiyaçları, ego sörfü yapmalarına teşvik edici ve arttırıcı bir etken olarak görülmektedir.

Yapılan araştırmalara göre, ego sörfü çeşitli amaçlarla yapılabilmektedir. Bunlardan biri, kişilerin eğlence amaçlı aynı isime sahip ünlüleri tespit etmek için arama yapmalarıdır. Bir diğeri ise, kişilerin çevrimiçi itibarlarını korumak için ego sörfü yapmalarıdır. Yani, kişi kendi hakkında bilinmesini veya duyulmasını istemediği, kişisel veri ve bilgilerinin halka açık bir şekilde yayınlanmış olma ihtimaline karşı bir arama gerçekleştirebilmektedir. Kamu çalışanı bir kişi imajını korumak adına ego sörfü yoluna gidebilmektedir.

Borderline Selfitis (Sınırda)

Borderline selfitis, kişilerin kendi resimlerini günde en az üç kez çekmesi fakat bu fotoğrafları sosyal medya platformlarında paylaşmaması durumu olarak adlandırılmıştır. Selfitis kavramı birçok tartışmaya sebep olmuş ve 2017 yılında yapılan bir araştırmada 'selfitis’in altında yatan altı faktör tanımlanmıştır. (kendine güven, dikkat arayışı, ruh hali değişikliği, çevresel gelişme, öznel uygunluk ve sosyal rekabet). Ayrıca, bu faktörlerin öneminin sınırda, akut veya kronik selfie çekme durumuna göre farklılaştığı gösterilmiştir. Kişiler kimi zaman bazı sıkıntılı ruh hallerinden sıyrılmak, kimi zaman da kendilerine olan güvenlerini artırmak adına sıklıkla kendi fotoğraflarını çekip, bu fotoğrafları devamlı olarak inceleme eğilimi gösterebilmektedirler.

Acute Selfitis (İleri düzeyde)

Acute selfitis, kişilerin kendi fotoğraflarını günde en az üç kere çekmeleri ve çektikleri her fotoğrafı sosyal medyada paylaşmaları olarak ifade edilmiş bir kavramdır. Çekilen fotoğrafların üst üste sosyal medya platformunda paylaşılması kişinin dikkat çekme isteği içinde olabileceği ve onaylanma ihtiyacı duyduğunu gösterebilmektedir.

Chronic Selfitis (Kronik)

Chronic selfitis, kişilerin kontrol edilemez halde kendi fotoğraflarını çekmesi ve günde altı kereden fazla bu fotoğrafları sosyal medya platformunda paylaşması olarak ifade edilmektedir.

2017 yılında yapılan Janarthanan Balakrishnan ve Mark D. Griffiths’e ait “Selfitis’in Araştırılması ve Selfitis Davranış Ölçeğinin Geliştirilmesi” çalışmasında; seltifis davranışının gelişmesinde ve sürdürülmesinde kişilik özelliklerinin, motivasyon, bilişsel ve davranış tutumlarının rol oynadığı gibi bu durumu etkileyen diğer faktörlerle ilgili daha fazla psikolojik araştırmaya ihtiyaç olduğu önemle vurgulanmaktadır.

Siberkondri

"Siber" kelimesi, internetle veya dijital ortamla ilişkili anlamına gelirken, "kondri" kelimesi hipokondriyazis, yani hastalık kaygısı bozukluğunu ifade eder. Siberkondri, internet aracılığıyla sağlıkla ilgili bilgilere aşırı düşkünlük ve bu bilgileri kullanarak sürekli olarak hastalık belirtilerini kendinde bulma eğilimidir. Siberkondri vakalarında bireyler, internet üzerindeki sağlık siteleri, forumlar, sosyal medya ve diğer kaynaklardan sürekli olarak sağlıkla ilgili bilgileri araştırır ve bu bilgileri kendi semptomlarına uygularlar.

Siberkondri, aslında hipokondriyaklık olarak da bilinen hastalık kaygısı bozukluğunun bir alt türüdür. Hipokondriyaklık, kişilerin normal vücut fonksiyonları veya hafif semptomlar üzerinde aşırı endişe duyma ve bunları ciddi bir hastalık belirtisi olarak algılama eğilimidir. İnternetin yaygınlaşması ve sağlıkla ilgili bilgilere kolay erişim sağlanmasıyla birlikte, siberkondri vakaları da artmıştır. Siberkondri bireyleri, internet üzerindeki sağlık bilgilerini sürekli olarak takip ederek kendilerini tanılamaya çalışır, çeşitli hastalıkları kendilerinde bulduklarını düşünerek endişe yaşarlar.

Photolurking

"Photolurking" terimi, sosyal medya platformlarında diğer kullanıcıların fotoğraflarını veya gönderilerini gizlice inceleme eylemini ifade eder. "Photo" (fotoğraf) ve "lurking" (gizlice takip etmek) kelimelerinin birleşimi olan bu terim, özellikle Instagram gibi görsel odaklı platformlarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

Photolurking, bir kişinin sosyal medya hesabını ziyaret ederek, fotoğraflarını veya gönderilerini izlemekle birlikte, bu aktiviteyi sessizce ve göze çarpmadan gerçekleştirir. Genellikle diğer kişilerin profilini veya fotoğraflarını sürekli olarak kontrol etme veya gönderilerini inceleme eylemi olarak tanımlanır.

FOMO

FOMO "Fear of Missing Out" ifadesinin kısaltmasıdır ve "Kaçırma Korkusu" anlamına gelir. FOMO hastalığı, özellikle sosyal medya çağında yaygın hale gelen bir psikolojik durumu ifade eder.

FOMO, bireylerin sosyal etkinlikler, davetler, seyahatler, eğlenceler, etkinlikler ve diğer deneyimlerle ilgili haberleri veya gönderileri gördüklerinde, bu deneyimleri kaçırma korkusu ve endişesiyle karşı karşıya kalmaları durumudur. Bireyler, başkalarının hayatlarında yaşadıkları deneyimlerin kendilerinden daha ilginç, eğlenceli veya önemli olduğunu düşünerek, bu deneyimleri kaçırdıkları için hayal kırıklığı ve huzursuzluk hissi yaşayabilirler.

Cheesepodding

Cheesepodding, kişilerin teknolojik cihazları kullandıkları süre zarfında başka bir iş yapmaksızın internet üzerinden mp3 indirme hastalıklarına verilen isimdir. Kişiler sürekli olarak mp3 indirip arşivlemekte ve belki de bu müzikleri dinlemeye vakitleri olmamaktadır. Kişilerin ilgi alanları ve takıntılı oldukları konular birbirinden farklı olabilmekte ve değişik şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Davranışların ortaya çıkmasındaki etmenlerin muhakkak bilinmesi ve incelenmesi gerekmektedir. Böylelikle kişilerin amacı daha rahat anlaşılabilecektir.

Dijital Göz Yorgunluğu

Dijital göz yorgunluğu, uzun süreli bilgisayar kullanımı, akıllı telefonlar, tabletler ve diğer dijital ekranlarla yoğun bir şekilde etkileşimde bulunmanın neden olduğu gözlerdeki bir durumu ifade eder. Aynı zamanda "bilgisayar göz sendromu" veya "ekran göz sendromu" olarak da adlandırılır.

Dijital göz yorgunluğu, uzun süre boyunca ekranlara bakmak, yakın mesafede odaklanma gerektiren görsel görevler yapmak, ekranlardan yayılan düşük kontrastlı ve düşük çözünürlüklü görüntülerle karşılaşmak gibi faktörlerle ilişkilidir. Bu durum, göz yorgunluğu, kuru gözler, yanma, batma, sulanma, bulanık görme, baş ağrısı, boyun ve omuz ağrısı gibi semptomlara neden olabilir.

 

Kaynaklar: guvenliweb.org.tr, pazarlamasyon.com

Alt Logolar
Sosyal Medya’da takip edin!
App Store Google Play
Copyright © 2005 - ∞ Engelsizkariyer.com - Her hakkı saklıdır.
EngelsizKariyer.com, sosyal girişimcilik markası olarak EK EĞİTİM İNSAN KAYNAKLARI VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.' ye ait bir sitedir.
Engelsizkariyer.com Logo
z