Etik-Hukuk-Adli Tıp Açısından Duygusal Taciz-Mobbing Sempozyumu

 

Mobbing kurbanları, mağduru oldukları psikolojik yıldırma gibi tutumların ne zaman başladığını tarif etmekte çoğu kez zorlanırlar. Oysa insan hakları,  tüm insanları aşağılayıcı davranışlardan koruyor. İş ortamında da insanların cinsiyetleri, inanışları, ırkları, yaşları, cinsel tercihleri vb. özellikleri nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulamayacaklarını, baskıya uğratılamayacaklarını vurguluyor.

 

İşini gayet iyi yapmakta olan bir çalışan, işe bağlı yorgunlukla ilgisi yokken, bir gün iş yerinde kontrol edemediği şekilde ağlamaya başlıyor. Hastaneye götürüldüğünde, iş yerindeki büyük stres nedeniyle depresyona girdiği tanılanıyor. Kısa bir süre sonra 30'lu yaşlardaki bu genç kadın stres nedenli kalp krizi geçiriyor. Yaşantısına bakıldığında, iş yerinde uzun süredir çalışma arkadaşlarının düşmanca tavırlarına maruz kaldığı, yaptığı her işin eleştirildiği, çeşitli fırsatlarla kendisi ile alay edildiği ve kendisi ile pek konuşmadıkları anlaşılıyor. Bu ve benzer şekillerde, uzunca bir süre iş yerinde idareci ya da çalışma arkadaşı konumundaki kişilerce duygusal tacize uğratılmanın adı, uluslar arası terminolojide MOBBING. Böyle örneklerin sayısı az değil. Giderek daha çok çalışan, idareci ya da iş arkadaşlarının düşmanca tutumları nedeniyle işyerlerinin, kendilerini ezen, tahammül edilemez bir ortam olduğunu söylüyor.

 

Mobbing kurbanları, mağduru oldukları tutumun ne zaman başladığını tarif etmekte çoğu kez zorlanırlar. Başlangıçta, üzerinde durmadıkları bir (mesleki) çelişki yaşanmıştır. Bu çözümsüz kalmış küçük çelişkiden, yaşanmış çelişkinin arka planda kaldığı, kişisel sürtüşmelerin ön planda olduğu başka bir sürece geçilir.  Hedef alınan kişi, diğer meslektaşlarca da incitilmeye başlanınca kendisini geri çeker.  Hayal kırıklığı ve öfke yaşamaktadır, ki bu  da kişinin kenara itilmiş rolünü pekiştirir.  Mobbing, kurbanın ruh ve giderek beden sağlığını zarara uğratmaya başlar. Ruhsal ve bedensel şikayetleri nedeniyle işe gidemediği günler, düşen iş kalitesi, tahammül edemez hale geldiği için işten istifaya, hatta işini kaybetmeye kadar varabilir. Mobbing kurbanı olan kişinin intihar ettiğine ya da kendisini bu duruma itenlerden silahlı saldırı ile intikam aldığına da,  uç örnekler olarak rastlanmıştır.

 

Hepimiz çalıştığımız yerlerin güvenli ve huzurlu olmasını istiyoruz. Orada bir ya da birden fazla kişi tarafından alay konusu yapılmamak, hakir görülmemek, dışlanmamak istiyoruz. Ama bir çok çalışanın, aklına gelmeyen, başına geliyor. Emniyet kurumlarından okullara, hastanelerden çeşitli müdürlüklere, insanların bir arada bulundukları çeşitli ortamlarda, bir ya da birden çok kişiye yönelik sistemli ve uzun süreli mobbing yaşanıyor.

 

Oysa insan hakları,  tüm insanları aşağılayıcı davranışlardan koruyor. İş ortamında da insanların cinsiyetleri, inanışları, ırkları, yaşları, cinsel tercihleri vb. özellikleri nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulamayacaklarını, baskıya uğratılamayacaklarını vurguluyor. Bu nedenlerle baskıya uğrayan kişinin hakkını araması, insan haklarına aykırı davrananların ise sorumlu tutulmaları gerekir. Gelişmiş ülkeler, bu konuda kapsamlı araştırmalarla sorundan etkilenmenin boyutunu yansıtan rakamlar ortaya koymuş, sorunun önünü kesmek, mağdurlara tıbbi, sosyal, hukuki destekler sağlamak için adımlar atmıştır.

 

İnsancıl bir toplumda yaşamak istiyorsak, zorba, vicdansız, insanlık dışı davranışlara karşı çıkmalıyız. İnsan onuruna saygının vazgeçilmez bir ödev olduğunu, hepimizin insanlık ailesinin üyeleri olarak kardeşçe yaşamak yükümlülüğünde olduğumuzu unutmamalıyız. Çalışanların sağlığı ve güvenliği için yasalarda, daha uygun çalışma koşulları tanımlanmış olmalı, psikolojik tacizin suç olduğu iş sözleşmelerinde açıkça yer almalı ve uygulanması takip edilmelidir.

 

Cinsel taciz ile ilgili olarak ise, hem kanuni düzenlemelerde iyileştirilmelere gidilmesi hem de yargı uygulamasındaki sorunlar ve hatalı uygulamalar giderilmesi gereklidir.

 

Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yener Ünver ile İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Etiği ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Arın Namal, bu insani sorunu bilimsel platformda tartışmaya açmak için, ekte programı yer alan 'Etik-Hukuk ve Adli Tıp Açısından Duygusal Taciz-Mobbing Sempozyumu' nu düzenlediler. 30 Haziran 2009 tarihinde İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kemal Atay Anfisi'nde yapılacak toplantıda hukuk, adli tıp, tıp etiği disiplinlerinden araştırmacılar yanında, İstanbul Tabip Odası işyeri hekimliği çalışma grubunu temsilen Sayın Dr. Turabi Yerli  ve Mobbing kon

Alt Logolar
Sosyal Medya’da takip edin!
App Store Google Play
Copyright © 2005 - ∞ Engelsizkariyer.com - Her hakkı saklıdır.
EngelsizKariyer.com, sosyal girişimcilik markası olarak EK EĞİTİM İNSAN KAYNAKLARI VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.' ye ait bir sitedir.
Engelsizkariyer.com Logo
z